Modernliğin Eleştirisi / Alain Touraine

Modernliğin EleştirisiModernliğin Eleştirisi

Modernliğin Eleştirisi’nden…

Tanrı’nın varlığını kanıtlayan tanrı fikridir. Discours’un dördüncü bolümü şöyle der: “Kendi kendime, kendimden daha mükemmel bir şeyi düşünmeyi nereden öğrendiğimi sordum ve tabii ki. Bunun gerçekten de benden daha mükemmel bir doğadan gelmesi gerektiğini anladım. Öyle ki, o benim içime, sahiden de benden çok daha mükemmel ve. Hatta benim hakkında bir fikre sahip olduğum tüm mükemmellikleri kendinde toplayan. Yani tek bir sözcükle açıklamak gerekirse Tanrı olan bir doğa tarafından yerleştirilmiş olmalıydı”.

Bu bizim düşüncemizi, Kant’ın varlıkbilimsel olarak adlandıracağı ve Des-cartes’ın Cinauihne Meditation’da (Beşinci Düşünce). Sunduğu Aziz Anselmus’un kanıtından daha doğrudan bir biçimde ilgilendirir. Böylece akim olanaklı kıldığı dolaysız deneyim ve kanaatlerden sıyrılma hem insan tininin Tanrı tarafından yaratılmış yasaları keşfetmesini. Hem de İnsanın kendi varoluşunu, Tanrı’nın kendisine benzeterek yarattığı yaratığın varoluşu olarak tanımlamasını sağlar.

Düşünce de, o kutsal işçinin ortaya çıkardığı “iş”in üzerinde bıraktığı bir izdir ve Descartes ahlak sorunlarına yöneldikçe; özellikle de Prenses Elisabeth’İe yazışması çerçevesinde, akıl ve bilgelik dünyasıyla irade ve özgür irade arasındaki karşıtlık üzerinde daha ısrarla duracaktır. Adı akılcılıkla sık sık Özdeşleştirilen Descartes’la, Horkheimer’ın nesnel akıl dediği şey, tam tersi kırılmaya ve yerini öznel akla -Charles Taylor’m “tözsel” aklının yerini “yöntemsel” akla bırakması gibi- bırakır ve aynı anda da insan-Özne’nin özgürlüğü düşünce bilinci dahilinde olumlanır ve sınanır.

O özne ki, aklın tutkular üzerindeki denetimiyle tanımlanmakla birlikte, dünyanın düzeniyle bir uyum olmaktan çok bir yaratıcı irade, bir iç tutum ilkesidir. Charles Taylor daha çok, aristokratik onurla Descartes’m ben bilincine çağrısı arasındaki karşıtlığa duyarlı olmakla birlikte, Cassirer’in Descartes’m iyi bir müridi olarak tanımladığı Corneille’in yarattığı kahraman imgesi de buradan doğar.

Corneil-le’in kahramanı, ben aşımı olarak, duygunun paylaşımı değil de duygu talebi olarak tanımlanan bir aşkın peşinden sürüklenmektedir. Bizzat Descartes’m da Quatrieme Meditation ‘da (Dördüncü Düşünce) söylediği budur: “Yalnızca kendimde denediğim irade Öylesine büyüktür ki, ondan daha büyük ve daha geniş bir şey fikrine sahip

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir